BÖKE
448 sayfa
Gökler, yıldızları birer ateş parçası gibi gecenin karanlığına saçtı...
İki asır boyunca dünyanın kanına bulanmış hançerler, son kez havaya kalktı!
Demirden bir kasırga, kör bir kâhinin rüyalarında kumları yaktı.
Türklerin kehaneti, fethin kartalını göklere havalandırdı!
Batu Han'ın Türk çocuklarından oluşturduğu özel birliğin görevi neydi?
Türklere ait Altın Kitap'ta ne yazıyordu?
Moğolların ve Türklerin yaratılış satırlarında saklı olan büyük hesaplaşma neydi?
Hasan Sabbah ile gücünün zirvesine ulaşan, iki asır boyunca dünyaya korku salan fedailer yuvası Alamut Kalesi ve fedailerinin yok oluş hikâyesidir.
Bu... Sahte cennetin, cehennem gecesidir!
BÖRÜ 1
408 sayfa
Bir intikama kaç taht sığabilir?
Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir?
Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor!
Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor.
Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta'nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; "O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine kan rengi uyanacağı zaman. Bakir kar örtüsünün taze kanla ısınıp ırmaklara karışacağı an. Rüzgârın şahit olacağı ateşten bir gazabın altından kumları darmadağın edip, taştan tanrılarına sarılan zavallıların yalvaracağı, öç ateşinin yakıldığı o gün geldi mi?
Beklenen cevap Börü Han'ın dudaklarından döküldü;
"Canavarlaşmış kralların yönettiği topraklarda öç, sadece katliamla alınabilir!"
Acun artık kurt ve aslanın pençeleri arasında...
Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin!
BÖRÜ 2
416 sayfa
"Ey benim demirden dağlarım!
Yağı külleri savurduğum kadim ormanlarım!
Demirdağın tinleri geldi bu gece ateşimize!
Ey Börüler!
Uluyun...
Parçalayın...
Haykırın!
Börüler ant içtiler yağı kanı akıtmaya!
Ey Ulu Tengri, güç ver gökte doğan oğullarına!
Ey Toprak Ana, yol göster bize ulu kayın ağaçlarınla!
Ey Çakay Han, aydınlat önümüzü,göğü aydınlatan gazap kırbaçlarınla!
Ey Kızagan Tengri, ant içtik adına!
Salınsın kara atlar, çıksın Erlik Han cenk meydanına!"
"Börü, arasına başka savaşçı sokmaz! Börü, karşısındaki ordunun sayısına bakmaz! Börü, dağların efendisi, karanlığın öfkesidir! Börü, her cenge sağ çıkmayacağını bilerek girer! İmkânsızı başarır, yağının kâbusu olur!
Börü olmak için hazır mısınız?"
Ağzında kan tadı varsa, bakışlarında sadece ölümün parıltısı vardır .
BÖRÜ 3
Kurt Yangını
336 sayfa
Ser üzerimize geceyi,
Uğultumuz titretsin yürekleri!
Çek pusatlarını Çoga,
Doldur kelleleri tamuya!
Vur baltanı Temir Tonka,
Taşsın cenk meydanı kanla!
Adımız göğe bir yükseldi.
Sonumuz toprağa bir üflendi.
Kırk budaklı ulu çamın dokuz kolundaki tepeyiz,
Kartalların kanadındaki altın tüyün sahibiyiz!
Kayalar bizi haykırır, çağlayanlar adımızla coşar!
Toprak Ana, bizi adalet için akıttığımız kanla sarar!
Zirvelerden gelen rüzgârlar bize atalarımızı fısıldar!
Ey Ulu Tengri, yarılsın bastığımız toprak, aç gazap çukurlarını!
Harlansın Tamu'nun katran karası kazanları!
"Ölümden hayat dilenmek, ahmakların işidir!"
BÖRÜ 4
Karanlığı Parçalayan
416 sayfa
Öyle bir öleceğiz ki;
Canını aldığımız yağıların tinleri, tamunun kızıl göğünü çatırdatacak!
Öyle bir öleceğiz ki;
Bizleri tanrının bahçelerine götüren tinler, acunda kalan bedenlerimize bakıp gözyaşı dökecek!
Öyle bir öleceğiz ki;
Bırakın soyların bizi hatırlamasını, gök bile unutmayacak!
Her çakında bir, karanlığa adımızı haykıracak,
Her yaşında bir zalimin usunda korkular yaratacak!
Öyle bir ölümsüzleşeceğiz ki;
Adalet için çıkan her pusatta zalim kanıyla uyanıp, her can alışta can bulacağız!
Öyle bir sevmiş olacağız ki;
Hatunlarımızın gözlerinde gökte parıldayan bir ışık,
Sevdiğimiz bozkır kızının ipek saçlarında bir rüzgâr,
Büyüttüğümüz balaların dudaklarında bir gülücük olarak kalacağız!
Gökte Doğanlar!
Hah!
Son kez... Ur-Ah!
Ur-Ah! Ur-ah! Ur-Ah!
"Küllerinden yeniden doğabiliyorsan, yaşıyorsun demektir!"
TENGRİ
392 sayfa
Hiçbir şey yokken... Sadece su vardı...
Saf karanlığın içinde yaratılışın sesi yankılandığında doksan dokuz orta acun yaratıldı.
Zamanın başladığı o gün, Erlik, her şeyin biteceği güne kadar sürecek olan isyanın ateşini yaktığının farkında bile değildi.
Küçük bir açgözlülük, sonsuzluğa uzanan bir başkaldırıya dönüştü.
Yer, gökler ve yerin altı yaratılırken insan, hırslarına mağlup olup göklerden
BÖKE
448 sayfa
Gökler, yıldızları birer ateş parçası gibi gecenin karanlığına saçtı...
İki asır boyunca dünyanın kanına bulanmış hançerler, son kez havaya kalktı!
Demirden bir kasırga, kör bir kâhinin rüyalarında kumları yaktı.
Türklerin kehaneti, fethin kartalını göklere havalandırdı!
Batu Han'ın Türk çocuklarından oluşturduğu özel birliğin görevi neydi?
Türklere ait Altın Kitap'ta ne yazıyordu?
Moğolların ve Türklerin yaratılış satırlarında saklı olan büyük hesaplaşma neydi?
Hasan Sabbah ile gücünün zirvesine ulaşan, iki asır boyunca dünyaya korku salan fedailer yuvası Alamut Kalesi ve fedailerinin yok oluş hikâyesidir.
Bu... Sahte cennetin, cehennem gecesidir!
BÖRÜ 1
408 sayfa
Bir intikama kaç taht sığabilir?
Acılı parmaklarla yapılmış kaç gösterişli taç, burçlarından kan taşan sarayların pürüzsüz merdivenlerinden yuvarlanabilir?
Hayat Ağacının köklerinde filizlenen kötülük, acunun direğindeki çatlağı zorluyor. Sürek avı gibi insan avlayan canavarlaşmış kralların tahtları sallanıyor!
Kanının sesini dinleyen ve küllere gömülmüş iki hanedanlık, öç ateşiyle yanıp tutuşanları ordularında birleştiriyor.
Büyük mabedin (Göbeklitepe) ve Agarta'nın üstatları, hep bir ağızdan şu soruyu sordular; "O gün geldi mi? Gökyüzünün üç yılanın üzerine kan rengi uyanacağı zaman. Bakir kar örtüsünün taze kanla ısınıp ırmaklara karışacağı an. Rüzgârın şahit olacağı ateşten bir gazabın altından kumları darmadağın edip, taştan tanrılarına sarılan zavallıların yalvaracağı, öç ateşinin yakıldığı o gün geldi mi?
Beklenen cevap Börü Han'ın dudaklarından döküldü;
"Canavarlaşmış kralların yönettiği topraklarda öç, sadece katliamla alınabilir!"
Acun artık kurt ve aslanın pençeleri arasında...
Kandan ırmakların coşkulu sesine kulak verin!
BÖRÜ 2
416 sayfa
"Ey benim demirden dağlarım!
Yağı külleri savurduğum kadim ormanlarım!
Demirdağın tinleri geldi bu gece ateşimize!
Ey Börüler!
Uluyun...
Parçalayın...
Haykırın!
Börüler ant içtiler yağı kanı akıtmaya!
Ey Ulu Tengri, güç ver gökte doğan oğullarına!
Ey Toprak Ana, yol göster bize ulu kayın ağaçlarınla!
Ey Çakay Han, aydınlat önümüzü,göğü aydınlatan gazap kırbaçlarınla!
Ey Kızagan Tengri, ant içtik adına!
Salınsın kara atlar, çıksın Erlik Han cenk meydanına!"
"Börü, arasına başka savaşçı sokmaz! Börü, karşısındaki ordunun sayısına bakmaz! Börü, dağların efendisi, karanlığın öfkesidir! Börü, her cenge sağ çıkmayacağını bilerek girer! İmkânsızı başarır, yağının kâbusu olur!
Börü olmak için hazır mısınız?"
Ağzında kan tadı varsa, bakışlarında sadece ölümün parıltısı vardır .
BÖRÜ 3
Kurt Yangını
336 sayfa
Ser üzerimize geceyi,
Uğultumuz titretsin yürekleri!
Çek pusatlarını Çoga,
Doldur kelleleri tamuya!
Vur baltanı Temir Tonka,
Taşsın cenk meydanı kanla!
Adımız göğe bir yükseldi.
Sonumuz toprağa bir üflendi.
Kırk budaklı ulu çamın dokuz kolundaki tepeyiz,
Kartalların kanadındaki altın tüyün sahibiyiz!
Kayalar bizi haykırır, çağlayanlar adımızla coşar!
Toprak Ana, bizi adalet için akıttığımız kanla sarar!
Zirvelerden gelen rüzgârlar bize atalarımızı fısıldar!
Ey Ulu Tengri, yarılsın bastığımız toprak, aç gazap çukurlarını!
Harlansın Tamu'nun katran karası kazanları!
"Ölümden hayat dilenmek, ahmakların işidir!"
BÖRÜ 4
Karanlığı Parçalayan
416 sayfa
Öyle bir öleceğiz ki;
Canını aldığımız yağıların tinleri, tamunun kızıl göğünü çatırdatacak!
Öyle bir öleceğiz ki;
Bizleri tanrının bahçelerine götüren tinler, acunda kalan bedenlerimize bakıp gözyaşı dökecek!
Öyle bir öleceğiz ki;
Bırakın soyların bizi hatırlamasını, gök bile unutmayacak!
Her çakında bir, karanlığa adımızı haykıracak,
Her yaşında bir zalimin usunda korkular yaratacak!
Öyle bir ölümsüzleşeceğiz ki;
Adalet için çıkan her pusatta zalim kanıyla uyanıp, her can alışta can bulacağız!
Öyle bir sevmiş olacağız ki;
Hatunlarımızın gözlerinde gökte parıldayan bir ışık,
Sevdiğimiz bozkır kızının ipek saçlarında bir rüzgâr,
Büyüttüğümüz balaların dudaklarında bir gülücük olarak kalacağız!
Gökte Doğanlar!
Hah!
Son kez... Ur-Ah!
Ur-Ah! Ur-ah! Ur-Ah!
"Küllerinden yeniden doğabiliyorsan, yaşıyorsun demektir!"
TENGRİ
392 sayfa
Hiçbir şey yokken... Sadece su vardı...
Saf karanlığın içinde yaratılışın sesi yankılandığında doksan dokuz orta acun yaratıldı.
Zamanın başladığı o gün, Erlik, her şeyin biteceği güne kadar sürecek olan isyanın ateşini yaktığının farkında bile değildi.
Küçük bir açgözlülük, sonsuzluğa uzanan bir başkaldırıya dönüştü.
Yer, gökler ve yerin altı yaratılırken insan, hırslarına mağlup olup göklerden
| Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
|---|---|---|
| Tek Çekim | 2.790,00 | 2.790,00 |